Eskişehir Notlarım

Bir anda gelişen Eskişehir gezisiyle çok tatlı, keyifli bir haftasonu geçirdik. Zaten hep böyle olmaz mı? Uzun uzun planlar yaparsınız, her şeyi ayrıntılandırırsınız, beklentiyi yükseltirsiniz ama o kadar eğlenemezsiniz; ama aniden bi fikir ortaya atılır hoop karar verilirse bi o kadar keyifli olur.

Liseden birkaç arkadaşımla gittik Eskişehir'e. İstanbul'dan otobüsle gittik ve 5.5 saatte vardık.

Otogarın hemen önünden tramvay kalkıyor ve şehir merkezine gidiyor, ulaşım çok rahat. Tramvaya binmeden gişeden biletinizi alın. Eskartınız yoksa tek kullanımlık biletlerden alın, biz öyle yaptık, 2.4 liraydı.

Çarşı, Bağlar, Espark durakları birbirine yakın ve merkezi yerler. Üniversiteler de buraya yakın. Hareketli bölgeler. Çok sayıda öğrenci, genç nüfus var. Bu şehri oldukça hareketli kılmış; her yerde kafeler, barlar... Bayıldım. 8 yıl önce gitmiştim ben Eskişehir'e. Haydarpaşa'dan tren vardı o zaman. Tren yolculuğu çok keyifliydi. Ama şimdi çok daha renklenmiş, bir sürü mekan açılmış. Sazova Bilim ve Kültür Parkı, Balmumu Heykel Müzesi kurulmuş. 

Biz öncelikle airbnbden kiraladığımız eve gidip eşyaları bıraktık. Ev pek temiz değildi açıkçası, fotoğraflardan biraz farklıydı. Sabun, tuvalet kağıdı vs. hiçbir şey de yoktu. Söyledik, getirdiler sonra. Ama gecelik 140 liraydı ve çok merkezi bir yerdeydi. Yatak da rahattı. O nedenle sorun etmedik. Hemen kendimizi sokaklara attık. Önce güzel bi kahvaltı yaptık Arka Sokak adlı kafede. Güzeldi. Müzikler de latindi hep:)

Sonra bisiklet kullanarak Sazova'ya gidelim dedik ancak iki dükkanda da bisiklet kalmamıştı. Pek çok kişi bisiklet kullanıyor yollarda, çok güzel. Biz de Espark'ın önünden Odunpazarı'na kadar yürüdük ki tramvayla 5-10 durak arası sanırım. Ordan otobüse bindik Sazova için. Yarım saat ancak sürmüştür,o da otobüs yavaş diye. Yoksa mesafe uzak değildi. Gider gitmez ayakkabıları çıkarıp çimlerde dolaştık, fotoğraflar çektik, keyiflendik. Sonra bir şato vardı, oraya girdik, gezdik içinde. Her bölüme girilemiyor çocuksuz. Girilenlerde de 40 dakikalık masal anlatılıyordu, sıkılırız dedik, girmedik. İçerde bir de bi cafe var. Oturmadık ama. Bilim merkezi için uzun zaman önceden randevu almak gerekiyormuş zaten, ona üzüldüm. Bir dahakine oraya girmek istiyorum.
Eve geçip dinlendik biraz. Akşam yemek için çıktık. ''Acıktım kafeteria'' adlı bir yere geçtik internette ismini görünce. Yemekleri hiç iyi değildi, üstelik fiyatlar da epey yüksekti. Cheese burger yedim, soğuktu, eti kötüydü. Arkadaşım acıktım tava yedi. O da hiç beğenmedi. Tavsiye etmiyorum. Ben milkshake içtim, yarısı kremaydı zaten. Gerçi İran'daki milkshakelerden sonra ben hiç bir yerde beğenmiyorum ki :S

Cafe del Mundo'da yemek istedik, yer yoktu. Biz de yemekten sonra tekrar gittik, bir şeyler içmeye. Aklınızda olsun üç katlı bir mekan olmasına rağmen yer bulmak oldukça zor çünkü çok tatlı bir yer. İki arkadaş dünyayı gezerken oralardan getirdikleriyle, gördüklerini birleştirerek ilk olarak Eskişehir'de sonrasında Ankara ve İzmir'de kafe açmışlar. Koncept aynıdır herhalde. Eskişehirdekini gördüğümden ondan bahsedeyim. İçi müze gibi öncelikle. Duvarlar dünyanın her yerinden farklı bira şişeleriyle kaplı. Menüde de saydık 95 çeşit bira vardı. Tavanlara bayraklar asılmış ya da tepsiler monte edilmiş. Bardak altlıkları, kupalar farklı hediyelik eşyalar her yerde. Çok tatlı bir atmosferdi. Orda denediğim Bavik ve Blue moon biralarını beğendim ben. İkisi de Belçika birası. Blue moon portakal dilimiyle servis ediliyor. Aromalı bir tadı kendiliğinden vardı zaten ki limonlu bira seven ben, bunu da çok sevdim. İyi bir bira içicisi değilim ben, o nedenle hafif olanlar hoşuma gitti sadece. %8 likleri de denedik, bir Alman birası vardı mesela, Leffe. Bana ağır geldi işte biraz. Fiyatlar pahalıydı. 18-22 lira civarıydı 33 lük şişeler. 70 likler 45 filan. Ama bu biralara ulaşmanın zorluğu, ordan buraya getirilmeleri düşünülünce arada bir denemeye değer bence. :)
Ordan çıkıp 222 denen mekana gidelim, biraz dans edelim dedik tüm yorgunluğumuza rağmen. Giriş 35 liraydı 1 içki dahilmiş. Sıra vardı epey uzun. Müşteri profili pek bize hitap etmedi. Süslü püslü ablalar, kıyafetler. Vazgeçtik. Çok dans edesim vardı ama başka mekan da bilmediğimizden eve geçtik. Sonra sızmışız zaten, epey yorgunduk.

Ertesi gün Odunpazarı'na gittik, orada Cafe Rasta'da kahvaltı yaptık. Yahu o nasıl güzel mekan. İçeride soba var, sallanan koltuk var. Salaş, her yer tahtadan, masalar vs. Bayıldım. Şefin kahvaltısını istedik, şefe bıraktık yani kararı, öyle bir seçenek de var çünkü. Bir güzel masa donatıldı. Çeşit çeşit reçeller, peynir, zeytinler, ezme, sucuklu yumurta, gözleme, kızartmalar vs. Bi dolu şey. Kaplar hep ahşap, Şems'den Rumi'den sözler yazıyor etrafta. Bu güzel kahvaltıya 7 kişi 120 lira verdik bir de. Kişi başı 15 mi ne oluyor. Eskişehir yemek konusunda oldukça uygun bu arada, yeri gelmişken belirteyim. Şefi merak ediyordum, bu lezzetler, güzel sunum vs. kim yapıyor diye. Benim yaşlarımda genç bir çocukmuş meğer. Tavsiye diyorum şiddetle. 
                       
Buradan çıktıktan sonra sokaklarda dolaştık, fotoğraflar çektik, hediyelik eşyalar, lüle taşından takılar aldık.
Külliyeyi ziyaret ettik. Oradan balmumu müzesine gittik. Birçok ünlünün, siyasetçinin, sanatçının balmumundan heykelleri vardı. Giriş tam 5 öğrenci 2 lira. Gidip görün bence. Sabah kaçta bilmiyorum ama öğleden sonra 14'te açılıyor ve uzun sıra oluyor. Sonra Odunpazarı sokaklarında bir konakta oturup çibörek yedik. Daha önce yemiştim, bu daha güzeldi ama yine yağlıydı. Kızartılıyor çünkü özelliği o. Bana ağır geliyor, ama gitmişken deneyin tabi.

Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar :)

Yorumlar

  1. En son üç yıl önce gitmiştim ve şansıma hava çok bozuktu. Şöyle güzel bir zamanda tekrar gidesim var. Aklıma düşürdünüz. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. bizim şansımıza hava güzeldi, güneşliydi. :) Rica ederim. Sevgiler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Beğendin mi?

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karadeniz Ereğli'de İyi Yemek Yiyebileceğiniz Mekanlar

Tayland-Fil Safarisi (Yapmayın nolur)

Sakız Adası-Chios (Yunanistan) Notlarım