Siem Reap (Kamboçya) Notlarım



Kamboçya anılarımızla devam ediyoruz😊 Bangkok’taki otelimizden sabah erken saatlerde ayrıldık, UBER kullanarak taksi çağırdık. Bu arada daha önce söylemiştim ama hatırlatayım. UBER'i yurt dışına gitmeden mutlaka yükleyin, çok kullanılıyor ve hayat kurtarıyor. Toplam yaklaşık 400 baht tutan yolculuğumuz sonucu uzuuun bi sıra sonrası uçağa bindik. Kamboçya hava alanına indiğimiz an mutlu olduk çünkü hava alanı küçücüktü ve binası tapınak gibi yapılmıştı. Bu mimaride bir hava alanı binası ilk kez gördüm. Pasaport kontrolü hızlı geçti. Otelimizden bizi almaya geldiler bir tuktuk ile. Oda fiyatına dahildi. Tuktuk 3 büyük valizi ve bizi aldı, 30 dakika süren çok keyifli bir yolculuk yaptık. Kamboçya'ya daha ilk dakikalarda bile çok ısınmıştık nedense. 

Hemen merkezdeki otelimiz vardıktan sonra, kısa bir dinlenmenin ardından havuza attık kendimizi. Hava müthiş sıcaktı, çok iyi geldi. Yalnız havuzun dibi görünmüyordu. Orda kaldığımız 3 gün boyunca da hiç temizlendiğini görmedik, pek klor da kokmuyordu. Temizliği konusunda şüphelerim var yani 😃



Biz Bangkok'ta ilk 2 gün yaşadığımız kültür şoku ve biraz aç kalmamız yüzünden, ilk iş damak tadımıza uygun yemek yiyip doymak istedik 😅 Jungle Burger adlı çok tatliş bi mekan bulduk otele çok yakın mesafede. Yemekleri çok iyiydi ve fiyatları da fena değildi. Hamburger menü 6.99 dolardı ki hamburger köftelerini filan kendileri yapmışlardı, lezizdi❤️Yürürken dikkatinizi çekmiyor, özellikle aramanız lazım, o yüzden söylemek istedim.





Yemekten sonra yürüyüşe çıktık ve Siem Reap gezimizin ilk görüntüleri bir nehir ve içindeki değirmen oldu ki bu da bizim içimizi iyice ısıttı bu şehre😊 Sonrasında çarşıda dolaşmaya başladık. Genel olarak alışverişi seven biri değilimdir. Ama gittiğim ülkelerde muhakkak pazara gitmeye çalışırım, marketlerine gider ürünlere bakarım. Farklı bir şeyler görmek, tatmak, kültürü tanımak amacım😊 Gezerken Bangkok'ta gördüklerimize benzer açık pazarlar karşıladı bizi. Her yerde yiyecek, kıyafet, hediyelik eşya standları vardı. Ancak esnaf Bangkok'a göre çok daha güler yüzlüydü ve fiyatlar daha ucuzdu. Ayrıca Asya’da sıcaktan bunalmamak adına olacak ki gece pazarları da çoktu. Geç saatlere kadar açık olan bu pazarlarda yiyecekten ayakkabıya, süs eşyalarından, giyime her şey mevcut. Hasır ürünler de çoktu. Çantalar, şapkalar. Hediye olarak alınabilecek ilginç şeyler vardı ve uygundu. Yılan şarabı mesela. Yeterli pazarlıkla 1 dolara tshirt, 3 dolara büyük fil mumluk alabiliyorsunuz.Kesinlikle gidilmeli, görüşmeli, elde hesap makinesi pazarlık yapılmalı💪🏽✌🏽

Hem pazarlarda hem sokaklarda göreceğiniz ilginç bir dondurma yapımı var. İstediğiniz meyveyi seçiyorsunuz onlar içine süt vs. koyarak bir karışım yapıp ardından dondurarak rulo haline getiriyorlar. Tadı da güzel ve sadece 2-2.5 dolardı😍  


Siem Reap’ta barlar sokağı da daha düzgün. Yine bir sürü mekan var takılabileceğiniz ama Bangkok ya da Phuket’teki gibi bayağı değil. Bi akşam Hard Rock Cafe’de takıldık, canlı müzik vardı. Güzeldi. Bi akşam da biranın 50 cent olduğu bi yere oturduk. Kokteyller 2.5 dolardı. Değişik değişik denedik😊 


Angkor Wat tapınaklarına en az 2-3 gün ayırın bence. Biz sadece 1 günlüğüne gidebildik ve bana yetmedi. (Günlük 37 dolar giriş ücreti). Masal gibi bir yerdi. Turist kalabalığına, kavurucu sıcağa rağmen tatilimizin en güzel günlerinden biriydi cidden. Tarifi zor. Yaklaşık 900 yıl önce Khmer Krallığı zamanında inşa edilmiş bu tapınaklar, 1858’e kadar az kişi tarafından biliniyormuş. O tarihte bir Fransız doğa bilimci yeniden keşfedip kitabında “görülmeden ölünmez” yazmış ve tüm dünya haberdar olmuş. Gerçekten öyle, görülmeden ölünmez. Çok etkileyici, hele her bir kökü birkaç insan kalınlığında olan devasa ağaçlar tarafından sarmalanmaları.. gidip görmelisiniz. ve ilk gittiğimiz tapınak Ta Prohm. Harita, bölgedeki tapınakları gösteriyo, o kadar çok ki. Bizim tuktukçumuza güvendik biz, bizi en büyüklerine götürdüğünü söyledi. Bir tuktuk ayarlayıp oraya gitmelisiniz, o kişi tüm gün sizi bir tapınaktan diğerine götürüyo ancak sizinle içerilere girmiyor. Rehber gibi değil, şoför daha çok. Günlük 20 dolar filan veriliyor tuktukçuya. Kesinlikle değiyor. Ama motorsiklet kullanıyorsanız kendiniz gidin bence, çok daha özgür ve keyifli olur✌🏽
İkinci durağımız ise Ta Keo. İlk tapınak da ikincisi de 1-2 saat sürdü. Oldukça büyükler. Hem de kalabalık ve sıcak olduğu için hızlı gezilmiyor. Zaten neden hızlı gezelim ki? Her bastığımız yerin tadını çıkardık. Her tapınağı inceledik, hayretlere düştük, fotoğraf çektik vs. 😊 bu arada 2. fotoğraf çok yüksek aslında. Hatta soldaki abladan görüleceği üzere çoğu kişi oturarak yavaş indi çünkü çok yüksek ve dikti merdivenler.. tansiyon, kalp vs varsa yukarılara çıkmayın, aşağılarda kalın. Tehlikeli. Ben habire su içip, yüzüme su çarpıp durdum. Hissedilen 35-36 dereceydi 😳

3. durağımız ise Bayon tapınağı. Büyük bir tapınak olmasına rağmen çok az fotoğraf çekmişiz. Artık acıkmış, susamış ve yorulmuştuk. Hatırlıyorum.. ancak bu tapınak da çok etkileyiciydi. Bir de çıkışında, heykellerle dolu bir köprüden geçtik, nehir manzarasıyla😍 heykel dediğim guardians tabi. 

Bayon’dan çıkıp en büyük tapınak olan Angkor Wat’a gitmeden önce biraz dinlenip yemek yememizi önerdi tuktukçumuz Lee. Bizi götürdüğü restoranın adını hatırlamıyorum ama temiz, güzel bir yerdi. Yemekleri iyiydi ve fiyatları uygundu. Tapınağın girişinin karşı tarafında, 100 m geride sıralanan restoranlardan biriydi. Otururken masamıza çocuklar geldi, kartpostal satıyorlardı. 10 tanesi 1 dolardı. Üç çocuktan da aldık😊 Bu arada Siem reap merkezinde 1 kartpostal 50 cent. Ya merkezden almayın ya da sıkı pazarlık yapın derim. Ama mutlaka kartpostal alıp sevdiklerinize kart atın bence. Göndermek de almak da çok keyifli oluyor📝🤗 



Kamboçya’nın %95 i Budist. Aşağıdakilerde Budist rahipler (monk). Gerçi rahip oldular mı bilemiyorum belki henüz adaylardır. 8 yaşından 25 yaşına kadar süren uzun bir eğitimleri oluyormuş, rehberimiz verdi bu bilgiyi. Yatılı kalıyormuş çocuklar ve sürekli eğitim görüyorlarmış. Zaten tapınağın girişi olan uzun yolun hem sağında hem solunda kütüphaneler vardı. Tüm tapınaklarda kütüphaneler vardı. Budizmde eğitime önem çokmuş.



Veee epeydir merak ettiğim, internette çokça fotoğraflarını gördüğüm Angkor Wat’a sonunda gittik. Çok heyecanlı bir andı benim için...

Khmer dilinde Angkor şehir anlamına geliyormuş, Wat ise tapınak demekmiş. Tüm bu alan Angkor Wat tapınakları olarak geçse de bu son gittiğimiz tapınağa “Angkor Wat” deniyor. En büyüğü bu mu bilmiyorum ama en önemlisi bu sanırım. Angkor Wat ilk olarak Hindu tapınağı olarak yapılsa da yönetim değişince Budist tapınağına çevrilmiş. İçeride pek çok heykelin vücudu kalsa da kafası değiştirilmiş bu sebeple. Rehberimizden öğrendik😊




Öncelikle ekinoks tarihlerinde burda günbatımı çok özel görünüyormuş, o nedenle eğer o tarihlerde Siem Reap’taysanız mutlaka günbatımımı izleyin. Rehberimizin tavsiyesiydi. Birdaha gidersek yapacağız. Genel olarak gündoğumu da çok güzel oluyormuş orda, o da aklınızda olsun. 

Çok büyük bi yer ve en az 2-3 saat ayırın derim. Girişte bilet kontrolü oluyor. Hemen orda rehber var mı acaba diye sorduk. Biri ben rehberim dedi, 10 dolara anlaştık. Mutlaka orayı rehberle gezin. Anlamayıp öylece geçtiğimiz birçok ayrıntı vardı. Keşke diğer tapınakları da rehberle gezseymişiz dedim en sonda.


Maymunlara çok yaklaşmayın. Eşyalarınızı çalabilir veya saldırabilirlermiş. Bu arada maymunlara gülümsemeyin de😬Çünkü diş göstermeyi tehdit olarak algılıyorlarmış, ona göre!  









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karadeniz Ereğli'de İyi Yemek Yiyebileceğiniz Mekanlar

Tayland-Fil Safarisi (Yapmayın nolur)

Sakız Adası-Chios (Yunanistan) Notlarım