Odesa (Ukrayna) Notlarım

Sırasıyla Odesa, Lviv ve Kiev şehirlerini içeren 11 günlük Ukrayna anılarımla karşınızdayım.

Öncelikle Odesa'yı yazacağım hanımlar beyler, işte karşınızda borsch (borş diye okunuyor) çorbası!!
İçindekiler her yerde değişmekle birlikte temel olan şeyler et, krema, pancar, soğan ve salça. Ama bazıları içine kurubaklagil, lahana koyabiliyor. Et, domuz veya dana olabiliyor. Onu sormanız lazım. Domuz çok yağlı ve bence tadını iyi yapmıyor. Ben dana etli ve baklagilsiz olan haline bayıldım. Birçok restoranda içtim bu çorbayı ancak en çok Lviv'deki Krivka'da beğendim. Muhakkak orda da için bu çorbadan! (46 UAH).

Gidiş dönüş için biletlere sadece İstanbul'a değil, Ankara'ya da bakın bence. Biz en ucuz bileti Ankara'dan Odesa'ya bulduk, Pegasus'la. Dönüşü de Kiev'den Ankara'ya yaptık (Kişi başı gidiş dönüş bilet 550 liraya geldi. Bayram olduğu için iyiydi bu fiyat). Yalnız şöyle bir durum var, Ankara'dan çıkarken bavulları X-Ray'den geçiriyorlar ve alkolleriniz sıkıntı olabilir. Bizi kenara çektiler mesela, ama işlem yapmadılar neyse ki, sadece bilgi verildi :D

Odesa'dan bahsetmeden önce genel bir bilgilendirme yapmak isterim. Ukrayna'da sokaktan taksi çevirmek pek yaygın bir uygulama değilmiş. UBER kullanıyor herkes. Telefona uygulamasını indirin gitmeden önce. Hesap oluşturun. Orda müthiş kolaylık olacak. Uygulama üzerinden olduğunuz yeri ve gideceğiniz yeri işaretliyosunuz, kartla mı nakit mi ödeyeceğinizi de işaretliyorsunuz. Kaç dakika içinde, hangi plakalı taksi geleceği yazıyor, ona göre orda hazır beklemeniz lazım. Orda çoğu kişi İngilizce bilmediği için bu uygulama çok rahat oluyor, konuşmanız gerekmiyor ve ödeyeceğiniz ücreti de uygulama belirlediği için ne ödeyeceğim kaygısı olmuyor. Yalnız UBER'de biz bi taksiciyle ilgili sorun yaşadık, Çağırdığımız yere geldiği halde bizi uygulamada yazan ücrete götürmeyi reddetti, daha fazla istedi. Biz de o zaman gelmiyoruz dedik. Ama para yine de kesildi kartımdan. Sistem üzerinden şikayet ettik, taksici ile ilgili sorun oldu diye, direk o ücreti UBER hesabımıza yüklediler. Bir dahaki sefer onu kullanacağız. Bu hoşumuza gitti, mağdur olmuştuk çünkü.

Diğer bir bilgi de Odesa ve Lviv'de olur olmaz her yerde internet oluşu ve şifresiz oluşları:D Cafelerin çoğundun internetleri şifresiz. Sokakta yer ararken bi kafeye yakın duruyorsanız hemen bağlanın internetine. Çok işimize yaradı bizim. Ama Kiev öyle değildi maalesef.

Ve nihayet Odesa'ya gidelim!:) Gece 2-3 gibi indik. Gitmeden önce booking üzerinden ev sahipleriyle iletişime geçip sormuştuk, eve transfer için 10 dolar istediler, kabul ettik. Bu arada evimiz küçük ve böcekliydi o nedenle tavsiye etmeyeceğim ama fiyatı uygundu. Ayrıca kalacak yerlerin hepsini booking den ayarladık, onu da belirteyim.

Odesa genel itibariyle bende etkileyici bir iz bırakmadı. Ancak opera binası çok iyiydi. Gerçi o Lviv'de de çok iyiydi. Kiev'deki opera binasının içini görmedik. Ama eminim o da iyidir. Ukraynalıların sanata olan saygı ve ilgisi ilk günden beri dikkatimizi çekti bizim. Size nacizane tavsiyem gitmeden önce internetten bakıp hangi şehre gidiyosanız, bir akşamınız için opera, bale gibi bir etkinlik bileti alın. Fiyatlar da öyle uygun ki. 100 UAH yani kişi başı 13 liraya aldık biz :)
Buraya opera/bale için bilet linkini koyuyorum.

İş bilet almaya geçince İngilizce sayfalar gidiyor Ukraynaca kalıyor ama hani kredi kartı bilgileri, kabul ediyor musunuz, şifreyi girin gibi klasik şeyler olduğunu düşünerek tamamen iç güdülerimle aldım ben, oldu :D Bu arada biletimi e-bilet olarak aldım ve çıktısını götürdüm. Böylece kolaylıkla geçtik içeri.
Biz balkondan aldık değişik olsun diye. Balkonlarda 4 sıra dip dibe sandalyeler konmuş. O nedenle balkonlarda sadece en önler iyi, arkalar geride kalıyor ve hem oturmak hem görmek epey zorlaşıyor. Tavsiyem ya aşağıdan ya da balkonların en ön sırasından almanız.

Odesa'da yeme-içme bana aşırı ucuz gelmedi. Odesa ve Kiev'de bir hamburger yanına patates ve bir bira içince mesela kişi başı 20-25 lira verdik en az. Tabi nerde, ne kadar yediğinize, biranın çeşidine göre bile değişiyor. Biz genelde iyi restoranlarda yedik, foursquare den bakıp iyi puan alanlara gittik. Yine de ben İran'da, Küba'da ucuz yeme içmenin ne olduğunu gördüğüm için bana Odesa ve Kiev'de yeme-içme normal geldi. Ancak alkol ve sigaranın aşırı ucuz olduğu doğrudur. Örneğin marketten 20 liraya 1 litrelik votkalar aldık :D

Odessa'da denize girebilirsiniz, Karadeniz. Biz zaten Karadeniz kenarında yaşadığımızdan ilgimizi çekmedi ve gitmedik ama öyle bir seçenek var yani, denize girilebilir. Arcadia bölgesi gece hayatıyla meşhur. Benim birlikte gittiğim arkadaşım kop kop sevmediğinden onu cumartesi değil, ancak pazartesi gitmeye ikna edebildim hahah ama pazartesi de ölüydü tabi sokaklar. Gerçi biz her gece ayrı güzel diye duymuştuk ama Ibiza denen en ünlü yer bile baya boştu ve asıl dikkatimizi çeken Odesa merkezde pek görmediğimiz Türkiye'den gelen ve geliş amacı açıkça belli olan abilerin, Arcadia'da baya çokça olmasıydı. Ortamı sevmedik özetle. Ama bu tamamen tatil anlayışınıza bağlı. Ben Marmaris'teki şu Arena denen meşhur clubda bile çok eğlenmemiştim. Ama mesela Davy Jones's Locker diye bi bar vardı Marmaris'te, orası epey iyiydi. Ay neyse Marmaris yazısına dönüyo bu :D

Odesa'da Derybasivska Street var ki oranın en tatliş, hareketli, renkli sokağı. Restoranlar, barlar toplanmış oraya. Minik bi park var. Orada elinde güvercinlerle birileri bekliyor. Onlardan uzak durun!:) Üzerinize o kuşları koymaya çalışıyorlar ve sonra fotoğraf çekip kuş başına para alıyorlar kafalarına göre ne kaptırırlarsa. Turistik bir şey işte. Parkın orada bi barda bira içerken bir anda ortadaki kamelya gibi yerde müzik yapmaya başladı orta yaşlı amcalar. Önündeki alanda da insanlar dans etmeye başladı. Öyle güzeldi ki. Farklı ve güzel kostümlerle bir sürü yaşlı insan dans etti ve tabi sonrasında gençler de katıldı onlara. Ertesi gün baleden çıktıktan sonra da bir baktık yarış arabaları var her yerde ve festival alanı gibi. Ne olduğunu çözemedik ama o sokak sürprizlerle dolu.
Oraya 1 sokak uzakta opera binası var. Operaya gitmeseniz bile içini gezmelisiniz bence ama ücretli mi, ne kadar bilmiyorum. Lviv'deki ücretliydi, bu da öyle olabilir.
Potemkin merdivenleri de görülmesi gereken yerlerden. Potemkin merdivenlerinden inip caddeden karşıya geçtiğinizde limanı da görebilirsiniz. Kocaman Odesa yazısı var orada fotoğraf çektirmek isterseniz. Çok bi olayı yok bence, biz deniz kenarı bi yerde yaşadığımız için ve ben İstanbul gibi bi şehirde de epey yaşadığım için ne liman ve tekne turu cazip gelmedi. Ama siz bi bakın yine de isterseniz :)

Oleksandr Pushkin müzesi var birkaç sokak aşağıda. Biz internette gidilmesi gerekiyor dendiği için gittik ancak Puşkin'e özel bir ilginiz yoksa gitmeyin bence. Giriş ücreti ve ayrıca ücretli İngilizce broşür var, biz ne gerek var deyip almadık broşürü ama çok gerek varmış çünkü her şey Ukraynaca ya da Rusça. Onu bile anlamadık :( Ayrıca görevlilerin hiçbiri İngilizce bilmiyor. Puşkin'e ait eşyalara bakıp çıktık. Oldukça küçük bir müze zaten. Yine de gidecekseniz müzeyi bulmanız zor olacak. İnternette sokağı bulursunuz da müzeye gidiş şöyle. Ordaki binalar sovyetlerden kalma ve hep avlulu. Avluya girmek için de hep kemerlerin altından geçiliyor. Yine bir kemerden geçerek tam avluya çıkacakken sağda музей yazısını göreceksiniz. Sıradan bir bina, yanlış mı geldik acaba diye düşünebilirsiniz ama tam orası.
Odesa'da bir de yeraltı labirentleri-şehirleri var katakomb denilen. Catacomb. Oraya mutlaka gitmenizi öneririm. Bizim nasıl gittiğimizi anlatayım. İnternette bu yeraltı şehirlerinde partizanların saklandığı okuduk ve eşyalarını vs. içeren bir müze olduğunu gördük. İlginç geldi. Gitmek istedik. Bulduğum bir rehbere mail attım. Ertesi gün otobüs duraklarının olduğu yere yakın buluştuk. Yaklaşık 2.5 saat sürecek bir tur için kişi başı 400 UAH verecektik. Ayrıca 9 UAH da tek kişi tek yön otobüs biletiydi. Otobüsle gittik. İndikten sonra rehberimiz bizi müzeye doğru değil patika bi yola götürdü ve dedi ki müzeye gitmeyeceğiz, orası turistik bir yer ve yazılanların çoğu doğru değil. Haydaa :) Gerçi baştan konuşmamıştık ki nereye gideceğimizi, o nedenle bir şey demedik ve takip ettik. Dışarıdan pek görülmeyen bir girişe geldik, önündeyken bize kafa lambaları verdi, bazı yerlerin dar olacağını, özellikle kafamıza dikkat etmemiz gerektiğini söyledi. İçerisi serin, karanlık ve pis kokuyor. Kireçtaşı her yer. Meğer burası kireçtaşı çıkartılan madenlermiş. Her yer labirent gibi, sakın kendiniz gitmeye kalkmayın, çıkışları bulmanız imkansız. Ayrıca tehlikeli. Orda ölseniz sizi belki hiç bulamazlar. Kokunuz bile çıkmaz dışarı, öyle söyliyim. Bizim rehber haftanın 3-4 günü oraya turist getiriyormuş o nedenle epey tecrübeliydi. Her yer labirent gibi. Odalar odalara açılıyor. Duvarlarda madencilerden kalan eski yazılar, çizimler/orayı ziyaret edenlerin yazdığı/oralı insanların yazdığı yazılar, çizdikleri var. Kuytu olması nedeniyle orada eskiden çılgın partiler düzenlenirmiş. Şimdi de alternatif oyunlar oynanıyormuş. Hani görevler verilip sonunda bir yere varılması gereken türden eğlenceli oyunlar. İçerisi serin, üzerinize bir şey alın ve eski bir şeyler giyin. Bazı yerler nemli ve çamurlu. ve eğer şişman biriyseniz gitmeyin. Gerçi çok seçenek var muhtemelen rehber ona göre bir yol çiziyordur ama bizi öyle dar yerlerden geçirdi ki sürünürken tüm bacaklarım çizildi (yazar burda zayıfım demek istiyor auhauh:D). Ayrıca kapalı alan korkunuz varsa da gitmeyin sakın. 2.5 saat dar geçitlerde olmak bana bile fenalık getirdi. Yine de çok farklı bir tecrübeydi, yine olsa yine yaparım.
Odesa Tren İstasyonu
Şehirler arasında ise tren kullandık. Yalnız çok çabuk tükeniyor. Eğer şehirler arasında trenle yolculuk edecekseniz muhakkak 3-4 hafta önceden alın. Tren olayı karışıktı biraz. Aşağıdaki adres ise resmi adresleri.
Tren biletleri için tıklayın

Şehir isimleri, tarih yazdıktan sonra gelen trenler arasında kalkış ve varışı size en uygun olanı tıklayın. Sonra kompartıman seçmeniz gerekiyor. Biz Odesa'dan Lviv'e giderken 4 kişilik olan kompartımanlarda yer bulduk. Ranza gibiler ve 2 kişiyseniz ister iki alt alın ister altlı üstü size kalmış. Tek kişiyseniz alt almanızı tavsiye ederim, üstler daha çok sallanıyor. Bir de alttaki yatakların altında yerler var bavul koymak için. Orda başkası olursa bavulunuzun içinden bir şey almanız vs. zor olur, hep o kişiyi rahatsız etmeniz gerekir. Ayrıca küçük sehpa gibi yer var. Altta oturursanız ondan da faydalanabilir, bir şeyler yiyip içebilirsiniz. Yanınızda bardak olsun yoksa çaydan faydalanamazsınız. Bilet alırken 1-2 çay seçebiliyosunuz. 1 seçin bence, bilete bakmadılar ben 2. çayı istediğimde:) Trenler eski ve çok sallanıyor. Dışarda kolayca uyuyamıyorsanız sizin için zor olacaktır. Ben her yerde uyuyabilen biri olarak o acayip sallanan ve neredeyse düşücem herhalde dediğim üst yatakta bile baya rüyalar görecek kadar derin uyudum :D Bu arada elektrik, priz, internet yok. Priz var aslında ama koridorda bir yerde.Eğer erken davranırsanız vip olan kompartımanlardan alın derim. Böylece sadece 2 kişilik olur ve rahat edersiniz.
Tren sabahın 6-7 sinde varıyor durağa. Herhangi bir anons yok o nedenle takip etmelisiniz durağınızı. Görevliler İngilizce bilmiyor. Size tavsiyem trenin ineceği saate dikkat etmeniz çünkü zamanında indik biz. Ayrıca telefonunuza maps.me indirin gitmeden. Gezeceğiniz her şehrin haritasını ayrı ayrı indirmeniz gerekiyor. Ve sonrasında internet gerekmeden haritayı kullanabiliyorsunuz. Konumuzu görüp gideceğiniz yere rota çizebiliyorsunuz. Harika bir uygulama maps.me.

AA çok önemli bir şeyi anlatmayı unutmuşum. Onca seyahat ettim ama en çok şaşırdığım olaylardan biriydi bu. Şimdi dostlar, tren garında bavul için emanet var. Oradakiler de İngilizce bilmiyor tabi şaşırmadık ama bugün mü alacaksınız diyor elleriyle, siz de gözlerinizle evet deyince hesap makinasına ücreti yazıyor filan :D Biz 2 bavul için 40 UAH verdik sanırım yanlış hatırlamıyosam. Size üzerinde numara yazan plastik bir şey veriyor, onu aman kaybetmeyin.

Sonra diyorsunuz ki bi de tuvalete gideyim, trende pis mis olur. Hemen emanetin yanı tuvalet. İçeri girince neyle karşılaşacaksınız biliyo musunuz???? Tuvaletlerin kapısı yok. Evet baya kapı yok içerisi dolu mu boş mu anca kafanızı uzatıp birini sıçarken görünce anlıyorsunuz. Şansıma en sondaki boştu ve hemen 3 saniyede çiş yapmak nasıl olurmuş orda öğrendim uhauhau. Bu arada siz hep beraber tuvaletinizi yaparken ortalığı silen bi teyze var ve sıklıkla gözgöze geliyosunuz. Ondan da huylanmadım değil :D Neyse durum bu, nacizane tavsiyem tren istasyonuna gitmeden ihtiyaçları giderin:)

İşte böyle. Bir sonraki yazım Lviv. Ben en çok Lviv'i sevdim!

Lviv yazımı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz:)


Yorumlar

  1. Ellerine sağlık ne kadar akıcı bir yazı olmuş ama tren macerasından sonra hemen bitirmişsin oysa ki ben oyle bi odaklanmışım ki resmen yarım kaldım :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Heyecanlı kısmı sona saklamıştım :) Yazı çok uzun olunca daha fazla uzatmak istememiştim. Ama teşekkür ederim güzel yorumunuz için.

      Sil

Yorum Gönder

Beğendin mi?

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karadeniz Ereğli'de İyi Yemek Yiyebileceğiniz Mekanlar

Tayland-Fil Safarisi (Yapmayın nolur)

Sakız Adası-Chios (Yunanistan) Notlarım