Yeniden Kapadokya!
Kasım'da da Kapadokya bir başka olsa gerek dedik ve düştük yollara.. :)
2013 Nisan ayında yaptığım gezinin yazısını buradan okuyabilirsiniz.
http://burcubulak.blogspot.com.tr/2013/04/guzel-atlar-ulkesi.html
2013 Nisan ayında yaptığım gezinin yazısını buradan okuyabilirsiniz.
http://burcubulak.blogspot.com.tr/2013/04/guzel-atlar-ulkesi.html
Atatürk havalimanından Nevşehir havalimanına bir tek Thy gidiyor sanırım. Pegasus çok daha ucuz ama o Sabiha Gökçen havalimanından gidiyor, aklınızda olsun. Bu arada Nevşehir havalimanına değil de Kayseri'ye de gidebilirsiniz ama daha uzak kalıyor. Gitmeden otel rezervasyonu yaptırdığınız takdirde havalanı transferi var mı diye sorun çünkü havaalanından ulaşım sıkıntılı. 30-40 km ve taksiler 100-120 lira. Araç kiralarsanız günlük benzinli araçlar 100 lira filan. Biz Sixty adlı yerden, merkezden 80 e kiraladık benzinli aracı.
Havaalanında Havaş amblemi gördüm ama sormadım, onu arayıp sorun bence. Bizim otelin ücretsiz transferi vardı. Dönüşte de öyle olur diye düşündük, dönüş ücretliymiş meğer, kişi başı 15 euro. Araç kiralarsanız, dönüşte havaalanında bırakacağız diye anlaşın ki dönüşü düşünmeniz gerekmesin. İşte bunlar hep tecrübe:p
Geçen Göreme'de kalmıştım, bu sefer Ürgüp'te kaldım. İkisinde de lokantalar, cafeler filan bol. Göreme daha vasattı iki sene önce. Şimdi bi baktım bir sürü lokanta, otel, cafe açılmış. Ama bir tanesinin bile ismi Türkçe değildi, fena. Öyle ki, dedelerin oturup okey oynadığı kahveye bile ''Brother's local tea garden'' yazmışlar :(
''The Mdc Cave Hotel'' de kaldık. Tavsiye ederim kesinlikle. Ekip elinden geldiğince sizi memnun etmeye çalışıyor. Odalar temiz, ferah. Kahvaltı açık büfe ve oldukça zengindi. Teyzeler var gözleme yapan kahvaltıda, omlet vs. ne isterseniz var.
Akşam yemeğinde çeşit boldu, ve yediğim yaprak sarması öyle lezzetliydi ki. Oranın yapraklarından yapılmıştı, baharatı ve salçası boldu, tam sevdiğim gibi. Üzerine de sarımsaklı süzme yoğurt konulmuştu bolca. Doyurucu. Fiyatı 15-20 lira arasıydı. Otelin restoranı olduğundan fiyatlar biraz pahalıydı tabi ama değdi, bu arada bir abi de bağlama çalıyordu yanı başımızda, mis :)
Ürgüp'te Zeytin adlı bir restoran vardı ev yemekleri yapan, orada kesme çorbası içtik ve çok iyiydi, onu kesinlikle tavsiye ederim. Bir de değişik bir mantı denedik biz erişteden yapılan. Tadı iyiydi ama bana yağlı geldi biraz, bitiremedim. Yağ ile aranız yoksa az koydurun veya başka yemekler tercih edin derim.
Bu mevsimde hava çabuk karardığından ve soğuk olduğundan hava karardıktan sonra yapılacak şeyler sınırlı oluyor. Çevre gezileri için güne erken başlamanızı tavsiye ederim. Akşamları ise yemeğinizi yedikten sonra kahvenizi yudumlarken ışıl ışıl ve mistik Kapadokya'yı seyretmek güzel, keyifli ki pek çok cafe restoran da mağara, konak vs. olduğundan daha da masalsı bir atmosfer oluyor.
Ürgüp'ten Kaymaklı yeraltı şehirlerini gezmek üzere yola çıktık. Yol üzerinde Asmalı Konak'ı ziyaret edelim dedik diziyi izlememiş olsak da. Burası Ürgüp'e 6 km uzaklıkta olan Mustafapaşa'da. Kocaman, güzel bir konak. Asıl adı old Greek house imiş ve halen otel olarak işletiliyormuş. Biz gittiğimizde oldukça kalabalıktı çünkü Emanet adlı bir dizinin çekimleri yeni bitmiş, eşyalar toparlanıyordu.
Bu bölgede üretim yapan ve Ürgüp'e çok yakın mesafede fabrikası olan marka Turasan. Asmalı Konak'tan çıktıktan sonra anayolda sağda kalıyor fabrika, göreceksiniz. Uğrayın, tadım yapın ve satın alın derim, İstanbul'da da bulunabiliyormuş ama epey pahalıya geliyormuş. Emir üzümleri bölgede üretilen üzüm çeşidi. Ben Tannat aldım, tatlı bir şarap. Bayıldım.
Ardından Nevşehir merkeze gittik, haritamız yoktu, rotayı bilemedik, yolda bir iki kişiye sorduk, o tarafa yönlendirdi bizi. Halbuki epey uzatmışız yolu. Kaymaklı güneyde, Nevşehir ise batıda kalıyormuş. Neyse orayı da görmüş olduk :) Kaymaklı yeraltı şehirlerinde müze kart geçiyor. Müze kartınız yok ise giriş 20 lira. Oradan da çıkarttırabilirsiniz müze kart 40 liraya, hem 1 yıl geçerli. Kaymaklı yeraltı şehirlerinin 4 katı keşfedilmiş ama daha derin olduğu tahmin ediliyor. Zaten Kapadokya bölgesinin yeraltının tamamen tünellerle birbirine bağlı olduğu söyleniyor. Tıpkı Derinkuyu'daki gibi burası da korunmak amacıyla insanların saklandıkları, yıllarca yaşadıkları yeraltı şehri. İçeride oturma odası, şarap mahzeni, havalandırma, mutfak her şey düşünülmüş. Kesinlikle bu iki yeraltı şehrinden birini görün derim. Ancak zamanınız kısıtlıysa bir tanesi yeterli, zira pek farklı değiller zaten. Ancak klostrofobi, panik atak gibi rahatsızlıkları olanlar girmemeli; çok dar tünellerden eğilerek geçmek durumunda kalınıyor bazen, karanlık kimi kısımlar.
Dönüşte Uçhisar'a gittik ve oraya vardığımızda epey kar yağıyordu. Kaleye çıktık. Kar yağarken görüşümüz dardı ancak manzara yine de çok güzeldi. Baharda giderseniz kalede türk kahvesi vs içebilirsiniz ancak bu havada yoktu tabi :)
Ardından Göreme'ye uğradık ve yemeğimizi orada Kale Terrasse Restaurant'ta yedik. Testi kebabı bölgenin yöresel yemeklerinden diye onu denedik. Aslında dana ile yapılıyor ancak kuzu ve tavuklusu da artık menülere eklenmiş. Ben ise kiremitte köfte yedim. Üzeri kaşarlı, güzeldi.
İşte özetle böyle. Daha çok yemeli içmeli, sohbetli, huzurlu iki gündü. Kışın Kapadokya ayrı güzelmiş. Tavsiye derim. :)
ne de güzel yazmışsınız teşekkürler :)
YanıtlaSil