Fethiye tatilim!
Dostlar,
Bir ilk yapayım ve turla tatile gideyim dedim. Firmaları hiç
araştırmadan sadece turun içeriğine ve fiyatına bakarak karar verdim, hata
ettim! Öncelikle hola traveldan ve tatil.com dan uzak durun. Biz ilk olarak 4 gece 6 günlük bir tur
seçmiştik; Fethiye, Marmaris, Datça’yı içeren dolu dolu bir turdu. Ancak bayram
tatili olmasına rağmen yeterli doluluk sağlanamamış, 3-5 gün kala aradılar ve
başka tura aktardılar. 3 gece 5 günlük, Fethiye ve Kaş güzergahlı bir turdu
bu.
İlk sürpriz iner inmez otel yerine tekne turuna
katılacağımızın söylenmesiyle oldu. Ve bize hola travel tarafından yollanan tur
programından tamamen farklı olduğunu fark ettik. Meğer bizi tatil.com un turuna
aktardıklarından onların tur programı geçerliymiş ve bizi yanlış
bilgilendirmişler. Ve Kaş da programda yoktu!
Akyaka’ya vardık. Akyaka (Gökova) bütün evleri benzer
mimaride olan, plajı mavi bayraklı küçük ama özel bir yer. Çok sevdim!
Özellikle mimarisi çok güzel! Tüm çatılar, balkonlar vs. ahşap. Vikipediadan
aldığım bilgiyi paylaşıyorum sizlerle.
‘Cittaslow Uluslararası Koordinasyon Komitesi, Sakarya’nın
Taraklı, Çanakkale’nin Gökçeada, Aydın’ın Yenipazar ve Muğla’nın Akyaka
beldelerini ”Cittaslow” (sakin şehir) ilan etti. Tertemiz denizi, çam ormanlarıyla
kaplı çevresi ve Mavi Bayraklı plajıyla Akyaka sakin kent ünvanına kavuşmasıyla
birlikte yerli ve yabancı turistleri kendine çekiyor.’
12 saatlik yolun ardından otele uğramadan direk tekneye geçtik.
Küçük ve pis tuvalette üzerimizi değiştik falan, pek iyi başlamadı yani.
Ama gezdiğimiz koylar güzeldi neyse ki. Gökova Körfezi'ni
gezdik ilk gün: Sedir adası (Kleopatra plajı-Müze
kartıyla giriliyor), Lacivert koy, Tavşan adası, İnce kum plajları. Sıralarını
hatırlamıyorum. Ama en güzeliyle ilgili bilgileri hemen paylaşayımJ
Sedir adası (Kleopatra plajı): Efsaneye göre,
kendisiyle evlenmeyi kabul eden Kleopatra'ya balayı hediyesi vermek isteyen
Mısır Kralı Antonius Sezar, yaklaşık 3000 sene kadar önce balayını geçirmek
üzere Kleopatra'yı götüreceği adaya Mısır'dan 60 büyük gemiyle çapları 1
milimetreden daha küçük ve her tanesi aynı büyüklükte olan kumları getirtir. Yalnızca
Dünya'nın iki yerinde var olduğu bilinen bu özel kumun özellikleri de ateşte
yanıyor, sodalı suda kendiliğinden çoğalıyor ve büyüteç altında incelendiğinde
hareket ediyor olmasıdır. Karbonatlı çamurun bir çekirdek etrafında
birikmesiyle oluşan kumların denize kattığı eşsiz güzellikteki renk de, Ada'nın
görülmeye değer olan diğer özelliklerinden biridir. Bu kumların bir
benzerinin de Kızıldeniz'de olduğu bilinmektedir.
Dönüşte Marmaris Aşıklar Yolunda durduk. Burada okaliptüs
ağaçları var tüm yol boyunca. Bu ağaçları özellikle bataklıkları kurutmak için
kullanıyorlarmış. Aynı zamanda mentol yapımında da faydalanılıyormuş. Ben iner
inmez bir ağaca sarıldım hani anca böyle odunlara sarılıyorum şeklinde:D Ama az
önce araştırırken öğrendim ki aşıklar yolunda, gönlünden geçen kişiye benzeyen
bir ağaca sarılınca, 3 gün içinde o kişiyle tanışıyomuşuz ehe
Ordan otele geçtik (seril2 adında). Yemekleri güzelmiş
sadece ama odalar vs. vasattı. Ve Çalışlardaydı. Epey sorun çıktı, değiştirmek
durumunda kaldılar oteli. Hotel Mara adında Fethiye merkezdeki otele geçtik. Burası
4 yıldızdı. Odaları epey güzeldi. Ancak buranın da yemekleri kötüydü. Of :)
İlk akşam yemeği için Park Restoran diye bir
yerde oturduk. Deniz ürünleri, et, rakı vs. için çok güzeldi. Biz güveçte et
sote yedik ve çok iyiydi, tavsiye ederim. Bir de boranisi güzeldi. Bu arada Fethiye'de nar ekşisine 'nerdek' deniyormuş, onu öğrendik garsondan:)
2.gün, 12 adalar tekne turuna katıldık. Şövalye Adası, Yassıca
adası, Akvaryum plajı gördüğümüz yerlerdendi. Göcek’e uzaktan baktık, yatları
gördük, iç geçirdik:p
Kleopatra hamamına gitmedik, ona üzüldüm. Gerçi yıllar önce
gitmiştim ama hayal meyal hatırlıyorum. Kalıntıların arasında dolandığımız ve
vücudumuzu çamura buladığımız farklı bi koydu. Tavsiye ederim.
Akşam yemeği ardından merkezde biraz turladık ve Ayrıntı
adında tatlı bir kitabevi ve hediyelik eşya dükkanı bulduk. Çok tatlı bir
yerdi. Hediyelikler çok orjinaldi, cafesi de sevimliydi, kenarda kitaplar
diziliydi vs.
Gece turdan bi ekiple birlikte Makara adlı bi mekana gittik.
Gitmez olaydık. Oldukça kalın sesli, tuhaf bir şarkıcı çıktı sahneye, adaşım. Giriş
ücreti olmadığı halde bizden giriş ücreti almışlar. Ayrıca rahatsız olduk, hiç
nezih bi yer değildi. Fethiye merkezde öyle oynayıp zıplayabileceğiniz pek bir
yer yok. Daha çok barlar var içip sohbet edebileceğiniz, dışarıya masalar atılmış. Bir de nargile mekanları var bolca. Hisarönü varmış yakında. Aklınızda olsun, kulüpler hep oradaymış, biz
son gün öğrendik.
3.gün: Yağmur, fırtına olması nedeniyle programda bir
değişiklik yapılmasını talep ettik (etmesek acaba tekne turuna götürecekler
miydi bizi o havada:S) ve Tlos antik kentine gittik. Likya’nın
en önemli yerleşimlerinden biriymiş. Fethiye’ye gittiyseniz burayı kesinlikle
görün, iyi ki yağmur yağmış da buraya gelmişiz dedik ciddenJ
Ardından Yakapark’a gittik ki Tlos’a oldukça yakın bir tesis.
Soğuk sular akıyor her yanda. Yazın sıcağında gidilip serin serin hamaklarda
uzanılabilecek, kitap okunup dinlenebilecek güzel bir mekan. Yemekleri açık
büfeydi. Dağ evi gibi yapılmış salaş ama hoş bir yer. Alabalıklarını kendileri
yetiştiriyorlar. Tereyağında yapıyorlar. Oldukça lezzetli imiş. Yemek molasını burada verin derim.
Buradaki tezgah üzerini de oyup balıklar koymuşlar, o kısmı ilginçti.
Ama en ilginç kısmı şu ağaç! :D
Buranın
ardından da Saklıkent’e gittik ki ben önceden görmüştüm (Giriş 5.5 lira). Saklıkent
Türkiye’nin en büyük kanyonu sanılıyor ama değil, Kastamonu Valla Kanyonu daha
büyük, dedi rehberimiz. Sadece belli bir noktasına kadar gidebildik çünkü
yağmur yağıyordu ve böyle havalarda oldukça tehlikeli imiş, suların seviyesi aniden
yükselirmiş, aman dikkat!
Bir önceki günkü saçma sapan geceden dolayı bugün gece
eğlenmeye gitmeyelim dedik. Okey oynadık, sohbet ettik. Çok daha keyifliydi.
Orda kahvehanelerde kadın erkek herkes oyun oynuyor ve alkol de serbest,
karadut çayı içtik, çok sevdik, deneyin derim.
Son gün ilk durak Kayaköy olacaktı. Çok istiyordum orayı
görmeyi. Ancak yarım saatlik bir aksama oldu eczaneye giden iki arkadaş yüzünden
ve o programı iptal etti ekip. Böyle saçma şey olur mu ya. Tekneye geç
kalırmışız. Tatildeyiz ve tekne bize göre davransın o halde, esnek olsun biraz. Sonuçta direk Ölüdeniz’e geçildi ve 1 saat
orda teknenin kalkması beklendi! Ölüdeniz’in ölü olan kısmını görmedik, biz
direk kumsaldan tekneye bindik. Aziz Nikola (Gemile adası) adası, Darboğaz,
Soğuksu koylarını gezdik. Aziz Nikolas nam-ı diğer Noel Baba adasında oldukça
fazla kalıntı var, etkileyici, gidin görün derim (müze kartıyla giriliyor).

Soğuk su koyunda deniz, adı üstünde, oldukça soğukmuş. 5
dakika bu suda yüzenin 5 yıl gençleştiğine inanılıyormuş. Ben girmedim ya, hiç
sevmiyorum soğuk su.
Fethiye, Gökova civarında en sevdiğim koylar: Aziz Nikola (Gemile adası), Kleopatra hamamı, Kleopatra plajı (Sedir adası), Yassıca adası.
Bu arada otobüsle giderken Ortaca'da bir anlık gördüğüm klasik arabaları araştırdım ve bu linki buldum.
Satın almak isterseniz bi 7-8 ayı gözden çıkarmanız gerekiyormuş. ve biraz da masraflıymış tabi. ama kesinlikle değer bence! Çok seviyorum ben! :)
Yorumlar
Yorum Gönder
Beğendin mi?